9 Mart 2010 Salı

Eskişehirspor 2 - 1 Galatasaray

Maç pek bir atan kazanır gibiydi. Eskişehirspor gol atınca biz açılırız, kontradan yeriz, biz gol atarsak Eskişehir açılır, Keita taklalarını atar, biz de yeneriz gibi gözüküyordu. En istenmeyecek dakikalarda gol yedik, ikisi için de çabamız alkışlanmalı. İlk golde sahada kuantum fiziği sorusu düşünen bir hali olan Mehmet Topal, cevabı düşünürken Caner’le Servet’in ortasına ince bir pas atıyor. Caner Servet’e, Servet Caner’e bakarken Koray “Abi siz birbirinize melül melül bakarken ben şu golümü atayım bare” diyor. İkinci golde Koray ortadan dümdüz gidip Servet’i muhteşem bir bilek hareketiyle geçerek, “Kontradan yeriz yersek” dediğim golü ikinci yarı başlar başlamaz atıyordu.

Kapanan takıma karşı gene zorlandık. Elano’nun ara pasında saçlarını savurarak topa hareketlenen Jo biraz daha iyi vurabilirdi belki. Onun dışında pek bir şey yok. Eskişehirspor, dolayısıyla Rıza Çalımbay dersine iyi çalışmış. Son haftaların formda ismi Keita etkisiz hale getirilmişti. Arda da Emre Belözoğlu’ndan resitaller vererek, hakeme ve de rakip oyunculara yaptığı şirinliklerle gönlümüzde taht kurdu bu maç. Kapanan takımlara karşı daha iyi top çevirmemiz, ve yetenekli oyuncularımızı daha doğru yerlerde topla buluşturup onlardan faydalanmamız lazım. Bunu da elbet bir gün göreceğiz.

Maçın yıldızlarından biri hakem Bülent Yıldırım’a gelince... Kötüydü. 2 net el pozisyonunu ıskaladı, kötüydü, çünkü eyyamına bir penaltı verdi. Kötüydü, çünkü Jo rakibinin kafasına şaplağı patlattı, rakip oyuncu sarı kart gördü. Aynı sahne Elano’da da tekrarlandı. Sarı kartlar çoktan seçmeliydi, pek bir şenlikli uzatmaları da uzatmayalım bitirelim yahu.

Eskişehirspor galibiyeti haketti, biz gene “İyi savunma yapan takımlara karşı napcaz abi?” sorusuyla baş başa kaldık. Ümit Karan’ı da unutmamak gerekir. “Eski takımıma karşı bir gol, bir asist yapmadan beni nasıl çıkartırsın?” tavrı komikti. İlk yarı bir pozisyon oldu; havadan top Ümit Karan’a doğru süzüldü, “Patlat bir röveşata da şenlenelim be Ümit’im” dedim. Kıfsmet olmadı. Sanırım, Rıza Hoca da bunu kaçırmamış ki, ilk olarak Ümit’i oyundan alıyordu.

Son olarak Galatasaray’da pas trafiğinin her türlü şartta uygulabilmesi için yerine oturması gereken taşlar var. Bunun en açık örneği son dakikalarda kankigil spikerlerden geldi: “Caner oyunu kurması için topu Sabri’ye veriyor”. Bilin bakalım Sabri ne yaptı :)

PS: Hepiniz biriniz, biriniz hepiniz için misiniz, iki spikerle maç anlatmak nedir yahu?!?

1 yorum:

  1. ''Elano’nun ara pasında saçlarını savurarak topa hareketlenen Jo biraz daha iyi vurabilirdi belki.''
    ahahha savur saçlarını Joooo!

    YanıtlaSil