8 Mart 2010 Pazartesi

Biraz futbol

Bir mahzun matador..

Bu mahzun adamın daha bizden çekeceği var. Bizim gidemediğimiz 2010 Dünya Kupası'na gidecek muhtemelen.. Kendisi kötü de çevresi çok iyi diyebiliriz bu arkadaşa.. Bu adamın yediği lafın haddi hesabı yok, ağlattık adamı daha ne olsun.. Bu adamda bir yanlış var ama nerede..
Bu otuzuna merdiven dayamış mahzun bakışlı matador 28 yaşına kadar ülkesinden pek çıkmamış.. İspanyol liglerinin orta şekerli (hadi öyle olsun) takımlarında top koşturmuş.. Gençliğinde (23 yaşında) Barcelona'da bile oynamışlığı var.. ama B takımında.. Daha sonra Murcia'ya (şimdilik ikinci ligdeler) gitmiş, orada 81 maçta 37 gol atmış, ardından 2 senelik Getafe macerası, orada 61 maçta 20 gol.. Fenerbahçe'nin başına bela olmadan önce parldığı Mallorca'da 37 maçta 27 golü var.. 2009-2010 sezonunda Fenerbahçe'de 32 maçta 14 golü var..
İstatistik futbolda her şey demek değildir ama bakalım bu adam kariyeriyle karşılaştırdığımızda gerçekten bu kadar kötü mü..
Fenerbahçe'ye kadar oynadığı bütün takımlardaki oynadığı maçlar ve attığı gollere bakarsak:

128 gol 309 maçta (Mallorca dahil), maç başı gol ortalaması: 0,41
101 gol 271 maç (Mallorca hariç), maç başı gol ortalaması: 0,37
Mallorca: 37 maç 27 gol, maç başı gol ortalaması: 0,73
2009-2010 sezonu Fenerbahçe performansı, maç başına gol ortalaması: 0,43

Bu sayılar bize ne diyor.. Diyor ki bu adamın yapabileceği bu zaten.. Elinden gelen bu.. Ama ama Alex muhteşem ara pası atıyor bunu atamayacaksa neyi atacak.. E atamamış adam.. 1 sezon atmış kariyerinde.. 28 yaşına gelmiş, 3 maçta 2 golü garanti bir adam, muhteşem yetenek, forvet özellikleri doruğa ulaşmış bir adam mı Güiza, yoksa bir sezon şansı yaver gitmiş o da onu mu kullanmış.. Güiza arada takımını kurtarmadı mı.. Evet kurtardı.. En yakın örnek Bursaspor kupa maçı.. Trabzon deplasmanı.. Ama bunlar Güiza'dan beklenmeyecek şeyler.. Adam normalini oynuyor kendine göre kötü oynamıyor, kariyerine göre de.. Hatta iyi bile denebilir..
Mallorca kulubü Güiza'yı sattıkları zaman mali krizdeydi, zaten bir süre sonra da kulübü sattılar.. Yanlış hatırlamıyorsam 40 milyon Euro civarı bir şeydi.. Fener Güiza'yı 17,4 milyon Euro'ya aldı.. Keşke diyorum Aziz Başkan üstüne biraz daha para koyup kulübü alsaydın alt yapıdan gençler yetiştirirdik..

Vizyon nedir?

Geçenlerde televizyonda tartışıyorlardı, "Vizyon nedir". Nonda'nın elden çıkartılması vizyonsuzluktur(muş).. Türk takımları vizyonsuz.. Vizyon önündeki Atletico Madrid maçı için sözleşmesi sezon sonu bitecek 32 yaşındaki Nonda'yı elden çıkarmamak mıdır acaba. Nonda Galatasaray'a çok fayda sağladı ama bir yere kadar. Uzun süreli planlar yapılıyor ya da en azından yapılmaya çalışılıyor Galatasaray'da .. Nonda yaşı nedeniyle bu planların içinde yok.. Barcelona alt yapısında 5 sene kadar çekirdek çitleyen Dos Santos bu planlarda var sanki.. Sanki Frank Rijkaard bu çocuğu kendine getirebilir. Eline böyle bir fırsat geçmişse kullanacaksın.. Dünya Kupası'nda Meksika Milli Takımı için oynayacak olan Dos Santos'un iyi oynaması halinde bir daha elimize böyle bir fırsat geçmeyecekti. Fırsatları bulutlar gibi uçmadan kullandık, iyi de oldu.
Atletico Madrid eşleşmesine gelince, maç 1-1, Caner söke söke topu alıyor kavruk tenli Perea'dan (Maden gibiydi kendisi, zaten hala niye takımda Perea anlamadım gitti).. Perea yere düşerken topa bir tokat atıyor.. 6. hakemin (ya da bence işe yaramayan hakemin) gözü önünde.. Hakem vermiyor. Görmüyor ya da veremiyor değil, vermiyor.. Verememek olabilir, basireti bağlanır insanın, sonra eyyama döner olay hafiften hatasını bildiğinden.
Hakemler maç terazisini elinde tutarlar, iki taraf efor sarfeder terini akıtır bu kefenin içine, biraz şans bastırır, biz görmeyiz.. Maç boyunca aynı doğrulukta tutamayabilir teraziyi hakem, elinde sallanabilir ama, istem dışı olur, insanlık hali. Ama Perea'nın eli topa vurduğu gibi, terazinin bir kefesine vuramaz hakem, ağır çeksin diye.. El kefeden kalktığında terazi sallanır. Dağılabilir diğer tarafın kefesindekiler.. Dağıldı Caner, çabuk dağıldı ama dağıldı.. O ayrı bir konu ama, hakemin o kefelerin dengesini eliyle bozma hakkı yoktur. Reyes'in topu direkten dönmüştür, ikinci yarı Atletico Madrid iyi oynamıştır. Maç berabere devam eder, o el o kefeye değene kadar bizim şansımız ağır gelmiştir, ama onların hakemi teraziyi dağıtmıştır.. Dengeler alt üst olmuştur. Hakem elindeki teraziyi düz tutamayacaksa gitsin bakkallık yapsın, ama bulguru, pirinci de böyle tartarsa döverler adamı.. Elektronik terazi alsın..

Hakem teraziyi doğru tutsaydı ve de Perea'yı atsaydı 2-1, öne geçseydik biraz halamın bıyıklarına benzese de planlarımız tutabilirdi. Bir sonraki tura sakatlar iyileşmiş olacaktı, olmadı. Önemli değil, ilk defa Avrupa'dan elenmiyoruz. Geleceğe yönelik transfer hamleleriyle vizyona sahip Frank Rijkaard'la önümüzün açık olduğunu düşünüyorum.. Unutmayalım ki Rijkaard'ın ilk sezonu bu sezon, geldiği sezon bütün kupaları almayacağımızı tahmin edebiliyorduk herhalde (Her ne kadar hayallerimiz o yönde olmasa da). Neyse, bence önümüz açık, vizyonumuz geniş.. Biraz dağınık bir yazı oldu ama darısı yenilerine..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder