30 Ekim 2010 Cumartesi

Galatasaray 2 - 1 Antalyaspor

Yazıklar olsun...

Çok geçmedi 2 hafta oldu "Ben teknik direktörümü sattım, dolayısıyla takımımı sattım. Bu adam gitmedikçe benden bu kadar" dediğinden beri "Çetin" in... Koydu kafayı Alex benzeri bir Misimovic asistiyle attı golünü gene oldu bizim Servet.. Kral Servet..Kankigil spikerler bile Sabri'nin bakmadan yaptığı ortaya "Vay babam ne güzel gitti" dediler.


Bu kadar saçma sapan olay bir arada olunca ne için ne yazacağını bilemiyor insan. Rijkaard sonrası takımın gol yememesine mi sevinmeli yoksa "Ali Turan işe yarar ya" diye düşünen biri olarak ofsaytı bozan sağ bek görevinde kabak gibi durmasına mı üzülmeli. Kankigillerin Antalya'nın açık ofsayt olmayan pozisyonun tartışmalı, 5 dakakilık Antalya tehlikesini unutup "Galatasaray bu dakikalarda çok baskılı" demesini mi yutmalı.. Hagi bir anda her şeyi değiştirdi...

Yazıklar olsun buna inana..

Yoksa Pino gitsin sirkte oynasın yapsın büyüsünü diyene mi giydirmeli? Rijkaard'ı desteklesek de bu çocuğun kanattaki değeriyle forvetteki değerinin farkını görmeliydi .. ya neyse... Hagi'nin yapmayı çalıştığı, değiştirmeye debelendiği bir şeyler var mı? Yok değil.. Ancak daha bir şey görmedik hele 1-0 geriye düşsün Galatasaray hele bi 2-0 geriye düşsün Galatsaray bakalım o zaman ne yapacak.. Bizim istediğimiz de bu değil mi? 2-0'dan sonra bile "Abi biz bu maçı çeviririz" diyebildiğimiz bir Galatsaray..

Bir de futbolcu eskisi yorumcu eksisi Rıdvan'a değinmek lazım.. Baros giydirirken utanmıyor adam sanki kendi sakatlanmış gibi atıp tutması 2 sezon önce gol kralı olduğunu unutması..Ne de olsa biliyoruz biz Rıdvan'ın ne kadar rerörö olduğunu..

Bir de bu adam hayvan be abi.. Oynatmayın..

28 Ekim 2010 Perşembe

Yolunu bulanlar..


Yolunu bulanların ne kadar başarılı olduğunu açıklayan Uluslarasaı Şeffaflık Örgütü 2010 yılı sonuçlarını açıklamış. Rusya ilk yüze girme başarısını gösteremezken Türkiye 56. lıkla yetinmiş. İtalya'nın 66. sırada olması 17 yaşındaki eskort kızla olan ilişkisi hakkında "Ben gönül adamıyım, sadece yardımcı oldum" diyen bir Başbakan'ı olan bir ülke için gayet normal olsa gerek. Listenin başında Danimarka, Yeni Zelanda ve Singapur var, hemen onların ardından Finlandiya ve İsveç geliyor. Detaylı inceleme için buradan buyrun..

Saygılar abla..

Abla dediğime bakmayın hatun yaşıt benimle ama gene de saygıyı eksik etmemek lazım Farah Malhass'a. 26 yaşındaki Ürdünlü uluslararası vücut geliştirme yarışmasındaki ilk Arap olmak için çalışmalarını sürdürüyormuş. Çevresinden ve ailesinden gelen eleştirleri takmayıp azimle çalışmalarına devam etmiş. Artislik olsun diye de orasına burasına dövme yaptırmış..Farah 2007 yılında Irak'taki göçmenlere yardım etmek için Uluslarası Göç örgütüne katılmaktan eksik kalmamış. Geçen sene örgütten ayrılıp tamamiyle sporuna konsantre olmuş. Daha çocukluktan deli manyak olan Farah 14 yaşından beri "Spor salonun duvarlarında benim fotoğraflarım olacak!" rüyasıyla yaşıyormuş. Sapık kardeşim valla sapık..

26 Ekim 2010 Salı

Son moda..


Zamanında bir arkadaşın "Hugo Coss" marka montu vardı;onu aklıma getirdi..

25 Ekim 2010 Pazartesi

Zenci olunca bir duralım..

Zenciler üstün ırk olduklarını bir keza daha kanıtlamışlar. Slovenya'nın deniz kıyısındaki şirin şehirlerinden biri olan Piran'da belediye başkanlığına şu yandaki fotograftaki amcam seçilmiş. (Sağdaki) Gana asıllı Peter Bossmann 1977 yılında eski Yugoslavya'ya doktor olmak için gelmiş. Hayatını Slovenya'da sürdüren Peter bir de Hırvat manita yapmış,üzerine iki çocukla ailesini taçlandırmış. Ganalı Peter'i para hırsı bürüdüğünden "Belediye başkanı oldum diye doktorluğu bırakmam. Hastalara söyledim. İşime devam ediyorum, ben ekmek paramı doktorluktan kazanıyorum. Belediye başkanlığı da hobi gibin bir şey yeaa" demiş ağzını yayaraktan.. Normalde ağzının ortasına çakacaksın derdim ama adam zenci olunca bir duralım...

PS:Ucundan kazanmış gerçi seçimleri:51.4%'e 48.4%..

Nanjing'de bir otomat..

Bakalım içinde ne varmış?



Yengeç(!?), hem de canlısından.. %100 müşteri memnuniyetini sağlamak için aldığınız yengeç ölü çıkarsa 3 tane yengeç bizden diyorlarmış. Yengeçlerin canlı kalması için otomatın iç sıcaklığı 5 derecede tutuluyormuş. Çinliler, fiyatları 1,5$ ile 7,5$ arası değişen yengeçlerden günlük ortalama 100 tane satıp 500$'ı cebe atıyorlarmış. Adamlar manyak, gözlerinden belli..


24 Ekim 2010 Pazar

Siz hangi maçı izlediniz?


Yazık oldu Rijkaard'a.. Maç seçen futbolcudan sonra teknik direktör seçen futbolcuyu da gördük. Kondisyon olarak zayıf olan futbolcuların iyi duruma gelmesiyle geleceğe umutla bakabiliriz. Ama daha çooook yolumuz var. Hagi'ye kolay gelsin, iyi başladı devamını bekliyoruz..

Neler olmuş - 20

Kalkanları bizim, füzeleri İsrail'in canını sıkan füzeler hakkında Hugo Çavuş'un bölgeye intikal olmasıyla yeni gelişmeler yaşanmış.(Ne füzesi ne kalkanı diyorsanız;önce şu kapıdan buyurun..)Rusların İran'a satmaya niyetlendiği S-300 füzelerinin satışı "Amo çok yaramaz bir çocuk, kafamıza kafamıza atar onları" diyen yaptırımcılara takıldığı için iptal edilmişti. Bu haberler dolanırken etrafta baktım evin karşısındaki sinagogda yüzler gülüyordu.

Dün marketten eve geliyorum, sokakta kipalı adamların suratları asık, dedim "Noldu, hayırdır?"; "Yahu ortağım, Hugo Çavuş bizim oralarda dolanıyor. Suriye, İran dolaşıyor. Sadece dolaşmakla kalsa iyi, abuk subuk da konuşuyor İran'a yapılanlar çok ayıpmış diye. Biz korkuyoruz vallaha şimdi Orta Doğu'ya gelmeden önce Rusya'ya uğramış. Acaba diyoruz, acaba bu çavuş Ruslardan füzeleri alıp İran'a satıvermesin?" diye endişeli endişeli cevap verdi. Herkesin derdi kendine tabi,Amerika bu esnada boş durmayıp Suudi Arabistan'a 60 milyar dolarlık silah satışı yapmayı planlıyormuş.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Stratejik 31.ciler..

Sonunda Stratejik 31. ciler (İng:Strategy-31,Rus: Стратегия-31) ilk olarak "legal" bir şekilde Moskova'daki Triumfalnaya meydanın toplanabileceklermiş. Bunlar elleri pipilerinde bir avuç sapık değil.. Bu çocuklar Rusya'da özgürlük adına 31 Temmuz 2009'dan itibaren 31. çeken aylarda (başka ne denir ki?) ayın 31. gününde protestolarını sürdüren bir topluluk.

Topluluğun üyeleri arasında geçen 31 Mart'ta metro istasyonunda saldırıya uğrayan Lyudmila Alexeyeva da var. Bunun dışında polonyumla öldürülen eski KGB ajanı Litvinenko'yla ilişkisi olan Boris dayı da topluluğu yurtdışından destekliyormuş falanmış filanmış.Anlayacağınız biraz anarşik bunlar, otur işte yönetsin Putin'le kankileri ülkeyi babasının çiftliği gibi ne karışıyon?

Neyse, sonunda bu çocuklara izin vermişler "Hadi iyisiniz bakın bu sefer gösterinizi "legal" bir şekilde yapabilirsiniz" diye.. Amaa "Yanlız sadece 200 kişi gelebilir ona göre" diye de ekleyince 31.ci ler gülüp geçmiş verilen bu izine.. 1500 kişi civarında bir topluluğun meydanda olması beklenirken belediye başkanına izni genişletmesi için başvurmuşlar vodkalarını yudumlayarak cevabı bekliyorlarmış.. Biraz da umutsuzca..
Tabi bunlardan çok daha önemlisi Sharapova gitmiş Lakerslı Sasha Vujacic'le nişanlanmış. Basketbolcu olmak varmış Marco Jaric de Adriana Lima'yla beraber değil miydi? Piuuu...

21 Ekim 2010 Perşembe

Eskiden çekik gözlüler..

1937 yılında Çin kıyılarının büyük bir kısmı Japonya tarafından istila edilir. Yıl sonunda başkentler Nanjing ve Shangai Japonların eline geçer. Bu yüzden Çin Hükümeti hükümet berkezini Chongqing'e taşır. 1938-1946 yılları arasında Chongqing Çin'in başkenti olarak kalır. Savaş süresince Chonqing Çin'in kültürel ve politik merkezi olur. Geçen 8,5 yıllık dönemde Chongqing Çin'in gösterdiği direncin sembolü olur, aşağıdaki fotolardaki gibi...






(kaynak:chinive.com)

Bi saniye amirim..



Cebimde neler var bir bilsen..

20 Ekim 2010 Çarşamba

Vizyon nedir?

Galatasaray uzun seneler boyunca sezon ortası teknik direktör göndermeme geleneğine sahip bir takımdı. Ne yazık ki Skibbe'yle karşılaştığımız bu durum Frank Rijkaard'ın da sonu oldu. Daha öncesinde hatırladığım sezon ortasında Kocaelispor'dan alınan Saftig yollanmıştı. Şu an için uzun uzun analiz yazısıymış ona buna giydirmekmiş manasız kalıyor ve de içimden de gelmiyor.

Rijkaard'dan sonra Hikmet Karaman'ın adı geçmesi trajikomik, Hagi veya Fatih Terim'in adlarının geçmesi ise kelimelerle anlatılamayacak duygulara vesile oluyor. Fatih Terim şu durumda Galatasaray için uygun bir teknik direktör olabilir keza kendisinin başarıya ihtiyacı var. Yani hem Galatasaray'ın hem ona ihtiyacı var. Ancak ne Hagi'nin ne Fatih Terim'in Galatasaray'ın başına gelmesini istemem. Zaten son haberlere göre Fatih Terim teklifi reddetmiş. En geç önümüzdeki pazartesiye kadar Hagi geliyormuş falan filan... ve bilerek iyi oynadmadığını açıkça ima eden Servet Çetin takımda kalıcak gibi duruyor.. Harika.. Kimin gözünü hangi renkle boyadığınıza inanıyorsunuz?

Adnan Polat Galatarasaraylı'dır. Yani Galatasaray taraftarıdır. Ancak Adnan Polat kimdir, sorusunun cevabı Galatasaray'ı yöneten kişi olduğudur. Kötü niyetli veya sığ görüşlü taraftar mantığıyla verdiği kararlar ve yaptıkları kabul edilemez. Bülent Korkmaz'ın ara dönem için takımın başına geçirilmesi üzerine Frank Rijkaard getirilince Büyük Kaptan'a yapılanlar unutulmuştu. Frank Rijkaard da kim oluyor? Uzun vadeli planlar ve o planları desteklemek nedir? Hagi'yi takımın başına getirilse taraftar memnun mu olacak, sportif başarı mı gelecek? Yoksa Galatasaray Yönetim Kurulu hem taraftarı kısa vadeli başarılarla mutlu ettiğini düşünen hem de uzun vadeli planları ile 5 sene sora Şampiyonlar Ligi'nde yarı final hedefini koyabilecek insanlardan mı oluşuyor? Kısacası yöneticiler için vizyon nedir? -Hikmet Karaman'dır..

Frank Rijkaard kalsaydı da Rijkaard'ın isteklerini doğru zamanda ve doğru şekilde yerine getirebilecek bir yönetim gelseydi daha iyi olmazmıydı? Taraftar olarak Adnanları kovabilsek harikulade olmaz mıydı..? Yönetiminin zırvalarına girmenin çok da manası yok.. Rezillik, Galatasaray vizyonuna yakışmazlık ve bir sürü aşağılayıcı sıfat daha... Frank'e tam (ve de gerçek) destek verip Ankaragücü maçından sonra 2 senelik sözleşme uzatıp takımdaki kılçıkları yollasalardı ne olurdu? Nereniz yemedi..

Pipiniz düşsün..

PS:Ulan adama doğru düzgün tercüman bulamadılar 1,5 senede, neyin vizyonu..

18 Ekim 2010 Pazartesi

Otur satrancını oyna politika senin neyine? (3)

...

Rusya'daki günümüzdeki rejim ile Stalin ve Mao döneminin paralel olduğu noktalar sıklıkla karşılaştırıldı, ancak Kasparov durumu biraz daha farklı bir noktadan görüyor: "Putin bir diktatörün bütün kişisel özelliklerine sahip, ama o bir diktatörden oldukça farklı,o aslen bir oligark. Daha önceden o Abramoviç tarzı bir hayat sürdürürken onun Stalin gibi hüküm sürme niyetinde olduğunu söylemiştim. Güç onun için sadece bir araç, amaç değil." İnsanların farkında olduğu ve endişelendikleri bir konu ise 2012 yılında Putin'in 3. kez devlet başkanı olması durumunda 2024 yılına kadar bu görevi sürdürmesiydi. Kasparov ise 2012 tarihine çok fazla anlam yüklemeyenlerden, ona göre Putin'in başbakanlığı ve şu andaki durumu onun daha önceden yapmış ve söylemiş olduklarının bir takibi niteliğindeydi:" Medvedev'i kendi varisi yapması son derece mantıklı bir hareketti ki buna benzer şeyler daha önceden de olmuştu. Hal böyleyken yaptığının akıllı bir hareket olduğu zamanla ortaya çıktı. Bazen varis olan kişi, asıl adamı takip etmek yerine ona engel olabilir, ancak Medvedev hiç bir zaman Putin için bir sorun yaratmadı. Bu durum Putin'in ne kadar nitelikli bir psikolog olduğunu gösteriyordu."

Son seferde neden ona karşı direnemediği hatırlatıldığında, Kasparov bunun insanların otoriteye karşı gelmekten ötürü duyduğu korkudan kaynaklandığına inanıyordu. Kasparov yakın gelecekte bu durumda büyük değişiklikler olmasını beklemiyordu. Bir sonraki seçime katılıp katılmayacağını Kasparov'a sorduğumda, "Bir sonraki seçim olarak neden bahsediyorsunuz? Benim için sadece bir tarih, 2012 veya başka bir tarih, farketmez, onlar tarafından belirlenmiş ve bizim hareketimizle alakalı olmayan bir şey. Bu herkes tarafından bilinmelidir ki Rusya'da demokrasi yok. Bunu ispatlamak için adaylık için kaydolmaya çalışma ve kaçınılmaz olarak başarısız olmaya gerek yok. Sadece rejimden yana olanların -bunu bütün benliğimle hiç bir şüphem olmadan söylüyorum- bunları yapmaya hakkı var. Bu komedinin bir parçası olmak onların kurallarını kabul etmek, tabiri caizse yenilgiyi kabullenip Rusya'yı ve onun hakkında düşünmeyi bırakmak manasına gelir ve biz bunu yapmayacağız." Bu doğuştan kazanan olan birisi için kabul edilmesi oldukça zor bir durum, ancak Kasparov'un ruh hali yenilgiyi kabul eden birinden ziyade meydan okuyan birini andırıyordu.

..

17 Ekim 2010 Pazar

Haddini bilmezlik

"Ben Galatasaray'a ilk geldiğim zaman da söylemiştim, bana güvenilen yerde başarılı olurum. Eğer takımım benden fayda elde etmek istiyorsa, yöneticisi ve hocası bana güven duymalı. Bu her futbolcu için geçerlidir. Güven olursa, performans yükselir. Bana güvenin olduğu her ortamda başarılı olacağımı düşünüyorum."

Servet Çetin'in Ankaragücü maçı sonrası yaptığı açıklama. Maç esnasında çalıma girme, ara pası atma gibi atraksiyonları deneyerek daha önceden sergilediği "haddini bilmezlik" oyununun son perdesini kaybedilen Ankaragücü maçı sonrasında oynamış. Bu adamın bu açıklamalardan sonra bu takımda yeri yoktur(Nokta).

Bu seferlik tersi olsa..

Biz en iyi zamanımızda Fenerbahçe en kötü zamanındayken bile yenerlerdi. Kaostan kurtulurlardı. Bu sefer tersi olsa da biz biraz nefes alsak...

Gerçi Baros olmazsa işimiz daha da zorlaşacak.Anlamıyorum ki niye gol atıp duruyorsun arkadaş bizi umutlandırıyorsun maçı alıcakmışız gibi.Bir sonraki golü atma peşine koşarken sakatlanıyorsun.. Bırak atma nasıl olsa attığından fazlasını yiyebiliyoruz..

16 Ekim 2010 Cumartesi

Birmingham'ın köylüsü..

İş yerinde karşımda oturuyor. 9 sene önce gelmiş, -muhtemelen büyük göğüslü- bir Almanla evli.. Hala dil konusunda problemleri var. Her yabancı gibi "artikel"lerden müzdarip. Tuhaf bir İngiliz -futbolla pek ilgili değil scotch bilem içmiyor-, kırmızı suratı olmasa bir de İngilizce konuşurken aksanı olmasa inanmam. İngiltere'de tarımla uğraşmış gelmiş buraya elektronik eğitimi almış bizim firmada çalışıyor. Şef yapması için bir şeyler kaktırınca biraz somurtsa da genelde yüzü gülüyor Birminghamlı Dean'in. Çok da iyi niyetli öyle olmasa anlatığına inanmazdım,gerçi hala şüphelerim yok değil:

Dediğine göre İngiltere de ne nüfus cüzdanını ne de ehliyetini yanında taşıman gerekiyormuş. Polis çevirdiği zaman ad-soyad, adres ve doğum tarihi veriyormuşsun, adamlar kontrol ediyormuş. Dedim "Nüfus cüzdanını anladım da ehliyeti taşıman gerekmez mi?","Yok valla onda da aynı soruları sorarlar eğer ehliyetini almak isterlerse 2 hafta içinde götürmen gerekir." dedi. Bunların arkasında "Önemli belgeler cüzdanında taşımazsın, evde çekmecede güvenli bir şekilde durur" mantığı varmış. Doğal olarak dedim "Kelle kelle eve gidiyorsun polis çevirdi, adını bile söyleyemiyorsun nolcak?"; "Ne olacağı var mı?" dedi," Götürürler merkeze,ertesi sabah ayılınca söylersin" sırıtmaya devam etti ve ekledi: "Onun için burada bize adanın maymunları (Inselaffe, Island Monkey) diyorlar."

14 Ekim 2010 Perşembe

Neler olmuş - 19

Burkanın Fransa'da yasaklanması yetmemiş olacak ki 63 yaşındaki İngilizce öğretmeni Fransız teyzem sokakta gördüğü kadıncağızın baş örtüsünü caaart diye yırtıvermiş. Fransa demokratik bir ülke olduğu için hemen almışlar içeri, mahkeme falan filan. Çakmışlar 2 ay hapis cezasını teyzeye üzerine bide 750 euro para cezası vermişler. Avukatları "Yaşlı kadın, hem romatizması da var. Vallaha bi da yapmaz. 15.000 euro de anlaşalım, çıkartalım hapishaneden" demişler.

Geçen dediydim Mr.Şapka (Afganistan devlet başkanı Karzai) özel güvenlik birliklerini ülkesinden dehlemeye niyetlenmişti. Amerika ve NATO müttefikleri de hemen kıllanmış "Aman hocam sen napıyon ya?" demiş. "Gel sen şu kağıda imzanı bas da özel birlikler çalışmaya devam edebilsin" diye ikna etmeye çalışmışlar. Sadece Amerika'dan gelen 26.000 emekçi var orada tabi, "Ne olacak bu çocukların hali"diye düşünmelerini normal karşılamak lazım. Herkes tırnaklarını yerken "Napcak lan bu adam şimdi. Yüz verdik deliye geldi sıçtı halıya olmasın" diye kara kara düşünüyormuş.

Bolivya'nın Fair Play uzmanı devlet başkanı Evo Morales ülkede yerel fabriklardaki koka üretimini aylık 7 kilodan 2 kiloya düşürünce homurdanmalar başlamış. Koka üretiminde dünyada 3. sırada bulunan Bolivya'da Evo "Yahu biliyom, bu halt pis bir şey ama biz bu senelerdir şifalı birki olarak kullanıyoruz" demiş. Koka yapraklarının üretimi ve tüketimi Bolivya'da yıllardır süregemekte ve hiç bir zaman endişe verecek bir şekilde narkotik bir problem yaratmamış. En önemlisi koka yaprakları günde 15-18 saat arası çalışan işçiler için bir numaralı tercihmiş. Dağlarda, tepelerde veya madenlerde çalışan işçiler koka yapraklarını uyarıcı olarak kullanıyormuş.

12 Ekim 2010 Salı

Otur satrancını oyna politika senin neyine? (2)

..

Garip bir kişiliğe sahip olan Ilyumzhinov ise uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia etmesinin yanında 1993 yılından itibaren Dünya Satranç Federasyonu'nun Başkanlığı'nı sürdürüyor. Onun yönetiminde satranç eski cazibesinden çok şeyler kaybetti. Dünya şampiyonalarının yapıldığı yerleri bulabilmeniz için Kasparov'un deyimiyle "Haritada nerde olduğunu bulabilmeniz için çok iyi bir coğrafya olmanız" gerekiyordu. Tekrardan seçilmek isteyen Ilyumzhinov, ulusal satranç federasyonlarına Karpov'un konferanstaki konuşmasında da değindiği gibi-Bunları yapabilmek için en azından Rusya devlet başkanı olmanız gerekli- umutsuzca sözler veriyordu. Ancak verilen bu sözler Ilyumzhinov'un Rusya ve dünya genelindeki popülaritesinin azaldığını işaret ediyordu.

Günün sonunda Kasparov, ona uzatılan kitapları imzalarken bir yandan fotoğraf çektiriyor ve bir yandan da genç satranç oyuncularına öğütler veriyordu. Bunca işinin arasında kafası Dünya Satranç Federasyonu ve onun hakkındaki düşünceler ile doluyken Rusya'daki politik durum hakkında bir konuşmaya kibarca özür dileyerek başladım. "Meşgul değilim" dedikten sonra bir an duraksadı ve "Tamamiyle bu işin içindeyim.Bunu kazanmak zorundayız" diyerek devam etti. Bununla birlikte son birkaç aydır gelişmelerden uzak durmaktaydı ve bu kararı yandaşları tarafından destekleniyordu. Keza düşmanları tarafından da:"Muhtemelen Karpov'a minnettardırlar. Herşeye rağmen, onun sayesinde bir süreliğine bu oyunun dışında kalabildim"

Vladimir Putin önümüzdeki on yıllık bir süreç veya daha uzun bir süre için elinde tuttuğu kudretli pozisyondan ayrılma ihtimalini de göz önünde bulunduruyordu. Peki Kasparov, Putin'in bu sahte cesaret gösterisi hakkında ne düşünüyordu?: "Putin yeni bir şey söylemedi. Muhtemelen söyleyiş tarzından dolayı bu kadar şok edici şekilde gözüktü, ancak söyledikleri başından beri tahmin edilebilirdi. Kendi düşünceme göre ikinci başkanlık döneminin ortasında hemen hemen açıkça ortaya çıktı ki o bulunduğu konumu asla terketmeyecek. 'Kürek mahkumu' deyimini bilirsiniz, Freudiyen açıdan bakıldığında Putin'in durumunu oldukça iyi açıklıyor. Yerinde kalmaktan başka çaresi yok, ayrıca gidecek başka bir yeri de yok. Bu konu hakkında çok önceden de düşünmüş olmalı, ancak bu sorunu çözmek için, yani bir çıkış yolu bulmak için, çaba sarfettiyse de başarılı olamadı."

..

PS:3 parça dedik,5'e kadar yolu var bunun:)

Adamın utanması yok..

Kadını yere indirip,"Görmüyo musun?" demek nedir..

10 Ekim 2010 Pazar

Neler olmuş - 18

İngiliz holiganlar Stoch'u (Skoç muydu, neyse..) fazla kaçırınca,taa Falkland Adaları'nda (Ora nere diyenler için: Güney Amerika kıtasını bildin mi? -Hee.. Arjantin'in en güneyine kadar devam et, kaldır kafanı batıya doğru bak..Göremen ama oralarda işte) askeri talim yapmaya kalkışmış. Arjantin Dışişleri Bakan Yardımcısı Alberto D'Aloto'da "Yuh birader, yolunuzu mu şaşırdınız?" demiş. Adanın sahibi İngilizler olmasına rağmen bu gerginlik aslen İngiliz şirketlerinin adada bu sene içerisinde petrol ve doğal gaz aramalarına başlamasından sonra yavaş yavaş ortaya çıkmış. Bundan yaklaşık 30 yıl önce 1982 de İngilizlerle Arjantinliler bu ada için kapışmışlar, 650 Tangocu'ya karşılık 255 Holigan hakkı rahmetine kavuşmuş. Sonuçta İngilizler adayı almış, keza Arjantliler de bunun farkında ancak D'Alotto "Eyvallah ada sizin de, bu yaptığınızda terbiyesizlik" demiş.

Kaddafi'nin kızı Ayşe Kaddafi İngiliz Sunday Telegraph'a konuşmuş. Zamanında Saddam'ı savunmak için gönüllü olan, IRA'yı desteklemesinin yanında Birleşmiş Milletler iyi niyet elçiliği de yapan Ayşe Abla röportajında Kaddafi'nin kızı olduğunu verdiği cevaplarla belli etmiş. Röportajın başında "Gelin valla Libya'ya başımızın üstünde yeriniz var" demiş. İlerleyen dakikalarda kendini belli etmiş: Muhabir Ayşe Abla'ya "Libya Batı tarzı bir demokrasiye sahip olabilir mi?" sorusuna, "Hangi Batı demokrasisi. Demokrasi demokrasi diye zırvalayıp Guantanamo'da gizli hapishanesi olanlardan mı? Bizim sistemimiz farklı,bizde halkın meclisi var, herkes hükümete dahil" demiş. İkinci kısım fıs olsa da, ilk kısım için: Babasının kızı..

9 Ekim 2010 Cumartesi

Ezip geçenler..



Ntvmsnbc' nin sayfasındaki haberin videosu: İsrailli vatandaş Filistinli çocuğa çarpıyor, haliyle arabasına taş atanlar oluyor.ocuk da taş gibiymiş maşallah iyi gibi duruyor...

Otur satrancını oyna politika senin neyine?

İngiliz Standpoint dergisinde Anna Aslanyan tarafından , Garry Kasparov ile Dünya Satranç Federasyonu seçimlerini kaybetmeden hemen önce yapılmış bir röportaj. Muhtemelen 3 parçada çeviririm.:


Kasparov Putin`i mat edebilir mi?

Garry Kasparov ikinci olmanın yeterli olmadığını bilerek büyüdü.Bu da onun 1985 yılında,daha 22 yasinda iken, dünyanın gelmiş geçmiş en genç satranç şampiyonu olmasını sağlayan nedenlerden biri oldu. Kasparov ünvanını 15 sene boyunca korumaya devam etti. Bu genç hırslı ve sözünü esirgemeyen genç Batı Dünyası tarafından Rus satrancının ve daha da önemlisi Rusya'nın son 70 yılda ilk defa komünizme veda ederek demokrasi yolunda adımlar atacak yeni yüzü olarak görüldü.Kasporov ve arkadasları soguk savaşın bitimiyle birlikte artık savaşın bir parçası olmak zorunda değillerdi ve sonunda en iyi oldukları alana yoğunlaşabileceklerdi.

Ya da Gorboçov'un devrimlerinin birçoklarında coşku uyandırdığı hareketli günlerde böyle gözüktü. Ama bu durum çok uzun sürmedi... Profesyonel satrancı bıraktıktan hemen sonra başka bir sahneye geçen Kasparov bu sefer rakipleriyle poltika arenasında çarpışmaya başladı.Demokrasi yanlısı Birleşik Sivil Cephe(BSC)'yi kurdu (2005), ardından Putin karşıtı "Öteki Rusya" koalisyonunun kurulmasinda aktif olarak rol aldı(2006). 2008 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığının engellenmesinden -
destekçilerini toplayabileceği büyüklükteki bir salonu kimse kiralamayınca adaylık şansını kaybetti- sonra BSC liderliği sürdürdürmeye devam etti ve internet üzerinde "Putin gitmeli!" kampanyasını düzenledi.

Ekim ayı içerisinde muhalefet lideri olarak yapacakları olmasa da İngiltere'yi ziyaret etti. Ziyaretinin amacı eski rakibi Anatoly Karpov'u desteklemekti. Kasparov bundan çeyrek asır önce Karpov'dan dünya şampiyonluğu ünvanını almıştı. İngiltere ziyaretinden önce 2007 yılında Moskova'daki gösterilerde Kasparov'un yasa dışı olarak tutuklanmasından sonra iki eski rakip tekrardan biraraya gelmişti: Karpov eski rakibini hapishanede ziyaret ederek Kasparov'a elinden gelen desteği vermeye çalışmıştı.

Geçen ay Kasparov ile Londra'da FIDE (Dünya Satranç Federasyonu) başkanlık kampanyası için yaptığı basın toplasından sora görüştüm. Görevdeki FIDE başkanı Kirsan Ilyumzhinov ise eylül ayı içerisinde Güney Rusya'daki Kalmıkya Cumhuriyeti başkanlığından istifa etmişti. Basın toplantısında bir gazeteci "istifa" hakkında konuştuğunda, Kasparov hemen düzeltti:"Rusya'da insanlar istifa etmez.O kovuldu."

..

6 Ekim 2010 Çarşamba

Neler olmuş - 17

Uzun zaman oldu, daha önce de karaladığım gibi "Neler olmuş" u yazmayalı.. Başlayalım yavaştan:

Günlerden geçen gün seçim vardı Bosna'da.. Seçim sonuçları ülkedeki etnik farklıları bir kez daha gözler önüne sermiş. Bosnalı Müslümanların olduğu kısımda koltuğu kapan oğul İzzetbegovic olurken Sırp kesiminde Milorad Dodik kazanmış. İkisininde ılımlı olduğunu pek söyleyemeyiz. FAZ'ın iddiasına göre federasyon seçimlerinde Boşnak adaylar pusulunanın sol tarafında, Hırvat asıllı adaylar ise pusulanın sağ tarafında yer almışlar. Federasyon seçimlerinde kazananlardan biri Hırvat görünümlü Boşnak Željko Komšic'in koltuğu kapmasının asıl sebebini de kendini Hırvat olarak değil Boşnak olarak görmesine bağlıyor Alamanlar.. Etnik farklıların hala kendini göstermesi ve bir süre daha göstericek olması yüreklerin hala soğumadığına işaret olsa gerek. Srebrenitsa unutulur mu..

Afganistan'ın tepesindeki şapkasına kurban olduğumunun başkanı Karzai paralı askerler için "Basın gidin lan" demiş. Amerikalılar da "Valla yeğen haklısın da zamanlama olmadı ya dursunlar biraz daha giderler nası olsa" demişler.. Halk tarafından "Şapkasını satan, vatanı da satar" diye eleştirilen ve yabancılarla çok hoppalak ilişkiler içerisinde olmasından dolayı eleştirilen Mr.Şapka "Kardeşlerim, bu sünnetsizler yakında evlerine dönecek ve ülkemizi kendimiz savunacağız" diye buyurunca Amerikalılar paralı askerler "Lan buralara domates, badem eksek elimiz ekmek tutar mı?" diye düşünüyolarmış. Amerikan dürtekli 40' a yakın firmanın 26.000 paralı askerinin Afganistan'da olduğunu göz önünde bulundurusak manav zinciri bile açabilirler.

Bu adamlar ileride bana isim hakkı için dava bile açabilir..Yerleri de varmış hazır ödeyemezsem diye..



Yarın öbür gün de satrancın en geç kralı hakkında bir şeyler karalayacağım kısmetse..

4 Ekim 2010 Pazartesi

Neler olmuş (?)


Bu seriyi devam ettirmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Çalışmaya başlayınca insan bir şeylerin peşinden koşturacak gücü buluyor kendinde.. Bugünlük değil tabi, ilk gün uzuncaydı yarın sabah erkenden kalkacağımı düşünerek ve işten bugüne göre daha erken geleceğime güvenerek yarına öteliyorum.. Uzun süreli gebeşlik döneminden sonra az uykulu, bol debelenmeli dönemi geldi sankim.. Haydi rastgele..