20 Aralık 2010 Pazartesi

Rakı Mevsimi..



3 gün sonra İstanbul'dayım.. Buralarda kara doyduk oralarda da rakıya doymak üzere.. Hepimize afiyet olsun..

PS:İstanbul'a geliş nedeniyle blogu boşladım biraz..Geldikten sonra karalamaya başlarız doğru düzgün..Kalın sağlıcakla..

19 Aralık 2010 Pazar

Konyaspor 0 - 1 Galatasaray





Haftasonu yogun geçti pek fazla karalayamadım.. Maç hakkında bir şeyler yazmaya gerek yok,fotograflar yeterli..

16 Aralık 2010 Perşembe

Kelepir Torun..

Fotografta gordugunuz Floridalı teyzemle manitasi 30 bin dolarciga torununu satmaya çalışmış. 45 yaşındaki teyzem (vay anasını hızlı halletmişler işlerini)ve 42 yaşındaki manita "Kelepir bu torun diye" elden çıkarmaya çalışınca yakalanıvermiş. 75 binden kapıyı açan açıkgöz Patty abla pazarlıkla fiyat kırmış ve polisle 30 bine anlamışlar... Çocuğun annesinin hapishanede olmasını fırsat bilen uyanık ananeyi savunucak avukat çıkar mı diye merak ediliyormuş..


Torununu dolandıran ananeyi kendimden biliyorumda torununu pazarlayanı çok iddialı olmuş..

14 Aralık 2010 Salı

Keleş..

Kalemi kuvvetli bir arkadaşım bir kaç gün önce hakkında bir şeyler karalamışti. Dünyayı değiştiren silah diye.. Fotograflar karşıma çıkınca tuzum olsun dedim:

68 yılının son baharında eski Sovyetler Birliği askerleri sosyalist Çekoslovakya sokaklarında dolaşırken..(Foto:Josef Koudelka)

Solcu hükümeti devirmek için Amerikan desteğini arkasına almış olan yerel sosyalist savunma güçlerine bağlı karşı-devrimci birlikleri.. 1984 Nikaragua'sında bir ana oğul silaha alışmaya çalışırken.. (Foto:Larry Towell)

Kolay kopyalanan bir silah olduğunu yazmıştı arkadaş.. İronik olarak Çavuşesku Romanya'sında onu devirmek için toplanmış anti komünik birlikler de aynı silahı kullanıyordu. 1989 yılında Bükreş'ten bir kare.. (Foto:Christophe Simon)

Afganistan sınırı yakınında bir Taliban militanı 2008 yılından, Pakistan.. Taliban Liderlerinden Mullah Muhammed Ömer bir keresinde Keko Bush la Fino Blair'i bu silahla düelloyla davet etmişti.. (Foto: Lynsey Addario)

Günümüze en yakın kare 2009 yılında Somali'den.. Dini bütün çapkın bir Somalili vatandaş.. (Foto: Michael Kamber)

12 Aralık 2010 Pazar

Neler olmuş - 22

Rusya ağırlıklı oluyor birkaç gündür öyle devam edelim bakalım..

RIA Novosti'de yayımlanan raporlara göre Rusya'nın Kuzey Kafkasya bölgesindeki terör olayları geçtiğimiz yıla göre %100 artış göstermiş.Ruslar bölgedeki anti-terör kapsamındaki operasyonlarını arttıradursunlar durumun pek iç açıcı olmadığı istatistiklere bakıldığında açıkça görülüyor. Büyük başkan Medvedev ise konu hakkında "İstatistik dediğin şey zırvadan ibaret, ben inanmıyorum bunlara hurafe bunlar" dese de Kafkasya'daki durum için " Eeaüü şey, pek bir ilerleme olmadı" diye eklemeyi unutmamış.

Wikileaks dalgasından bir haber daha: Guardian'da yayımlanan belgelere göre 2006 yılında İngiltere'de polonyum ile şatafatlı bir şekilde öldürülen eski KGB ajanı Litvinenko hakkında ortaya çıkanlar oldukça ilginç gözüküyor. Wiki'nin belgelerine göre Londra'daki Rus yetkililer şüpheli kişiler tarafından şehre radyoaktif maddeleri getirilmiş olduğundan haberdar ve olaya el koymaya niyetlenirken İngilizler "Yau kanka, rahat ol yeaa.Her şey kontrol altında" diyor.

Ancak bu noktada işler biraz karışık.. Keza Litvinenko'nun öldürülüşü oldukça karmaşık ve bilinmezlerle dolu bir hikaye. İngilizler olayın ardından eski bir KGB ajanını tutuklarken,buna karşılık adamcağız Rusya'da parlemantoya giriyor ve dokunulmazlık elde ediyordu. Üzerine Ruslar bu adamcağızın (Andrei Lugovoy) Litvinenko'nun öldürülmesiyle hiç bir bağlantısının olmadığını iddia ediyordu. Gelin görün ki Litvinenko,ölümünden hemen önce kendisine yapılanların suçlusunun Putin olduğunu yazan bir mektup bırakmış ve daha öncesinde de "Blowing up Russia" adlı kitabı -bir bakıma Putin'in ipliklerini pazara çıkartmak adına- yayımlatmıştı(Kitap Rusya'da yasaklı).


Wiki'den gelen belgelere göre Ruslar bu işin takipçisi ve hatta Litvinenko'yu (yersen) korumak adına birşeyler yapmaya niyetlenirken İngilizler buna kibarca "gerek olmadığını" belirtiyor diğer yandan Litvinenko ise ölüm döşeğinde kendi ülkesindekileri suçluyordu. Bu noktada Wiki'de açıklanan belgelerin doğruluğu konusunda "Düzmece bunlar" cılara gün doğuyor. Belgelerin doğruluğu hakkında pek tabi farklı şekilde düşünebiliriz; iç yazışmalar olduğundan açıklanan bilgilerin %100 doğru olmayabileceği gerçeği ve Chomsky'nin de dediği gibi belgelerin seçilerek yayımlandığı iddiası gibi.. Çıkın bakalım işin içinden çıkabilirseniz.. Komplo teorisi peşinde koşanlara kolay gelsin..

Bir şeyi de yapma be arkadaş..



Rusya'da ve dünyada ne kadar sevildiği tartışılır bir adam olsa da herşeyi yapabilmek uğruna gösterdiği çabadan dolayı saygıyı hak ediyor..

11 Aralık 2010 Cumartesi

Yolunu bulanlara karşı durmaya çalışanlar..

İş yoğunluğundan karalayamadıydım yolunu bulanlara karşı olanların gününü... 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü bütün gümrüklerde ve resmi makamlarda kınama mesajlarıyla kutlanmış olsa gerek. Türkiye'de ne kadar duyuldu bilmiyorum; keza duyulsa bile ne olacak kanıksamışız ne de olsa, sıradakinin "Yolsuzluklar bitecek" lakırdısının sadece hayal ürünü olduğunu hepimiz biliyoruz. İdealist birisi sağlam kanıtlarla ispatlamadıktan sonra ortaya çıkamayan yolsuzluklar alttaki fotografta da dediği gibi dünyanın her yerinde var. Sağlam kanıtınız olsa bile bir anda yok olabilirler ya da siz yok olabilirsiniz ya da siz de bir anda zengin olabilirsiniz. İnkar etmenin nefes alıp verip kadar kolay olduğunu da hepimiz biliyoruz..

İnsanoğlunun alışkanlıklarından biri yolsuzluk, toplumun her kademesinde -trafik polisinden belediye başkanına- türevlerine rastlıyoruz.. Kolkola yaşamaya devam ediyoruz..

9 Aralık 2010 Perşembe

Hayırlı tezkereler..

Son dakika golü atmasaydım ben de şu saatlerde askerliğimi yapacağım kışlaya gitmek için uçak bileti bakıyor olacaktım. Kısmet başka zamana..

İki lise arkadaşımın aynı yere gidecek olması da muazzam bir şansmış arkadaş..

8 Aralık 2010 Çarşamba

7 Aralık 2010 Salı

6 Aralık 2010 Pazartesi

Günün karesi..

Çaldım gene günün fotosunu bir yerlerden.. Drogba'nın memleketinde (Fildişi Sahilleri) başkanlık seçimleri yapılmış. Seçim kurulunun açıklamasına göre Alassane Ouattara başkanlığı kazanmış. Ammavelakin görevdeki başkan Laurent Gbagbo Pazar günü başkanlık yemini edince Alassane'nin destekçileri sokaklarda protesto peşinde koşuyorlarmış.. Lastik yakmalar falan.. Adamlar manyak gözlerinden belli..

Bu Afrika'da işler bir garip yürüyor sanki.. (Foto: Issouf Sandogo)

5 Aralık 2010 Pazar

Kısasından Karalamalar..

Son hafta pek bir şeyler karalayamadık, önümüzdeki hafta telafi ederiz kısmetse.. Bugünlük kısa kısa bir şeyler karalayalım..

- Geçtiğimiz günlerde dünya gündeminin ana maddesini Wikileaks oluşturuyordu. Kimi ülkeler komple sansürlerken kimileri kısmi sansürlemeyle geçiştirdi. Kimileri Julian'a suikast düzenlenmeli derken kimileri "Hani belge nerde belgesi olmayan şeyi ispatlamam" dedi. Diğer bir bakış açısı da Amerika'nın diğer ülkelere direk olarak söylemediklerini Wikileaks üzerinden söylediği yönündeydi. İsrail'in yayınlanan belgelerden fazla yara almadan sıyrılması da kimi komplo teoricilerine fırsat doğurdu. Daha açıklanacak ve etkisi muhtemelen kar topu gibi giderek artacak bu belgeler dünya düzenindeki kimi görünür kimi de gizli taşları yerinden oynatacağa benziyor. Bu çocuklar yayın yapmaya devam edebilecek mi? Sorusunun cevabı ise belirsiz. Amazon'dan tepik yedikten sonra PayPal da bağışların yatırılmasını engellemiş. Birçoklarının damarına basıldığı kesin, buna karşılık olarak Wiki çocukların hayat damarları da kesilmeye başlanmış (Bkz. PayPal). Hasır altı edilemeyecek kadar çok dosya ve bilgi olduğu göz önünde bulundurulursa görünen taşlardaki değişiklikler kısa bilemedim orta vadede muhtemel gözüküyor.


- Futbol dünyasında ise pazartesi akşamı Barcelona'nın Real Madrid'i muazzam bir futbolla beşlemesi hafta ortasına kadar ön plandaydı. "Arkadaş adamlar ne top oynuyor yaw" cümlesini bilmem kaçıncı kez söyledik veya duyduk. Jose ile Pep karşılaştırması hakkında ekşi'de okudum beğendim buraya da yazayım "Pep dünyanın en iyi takımının teknik direktörü, Jose ise dünyanın en iyi teknik direktörü."

Hafta ortasına gelindiğinde Galatasaray'da kış temizliği başladı ve mutsuz Elano memleketinin yolunu tuttu. Satış hakkında resmi sitede yapılan açıklama ise sadece ve sadece komikti. Devre arasında bu temizliğin devam etmesi muhtemel (Misimovic'e sıcaklar yaramıyor denilip Almanya'ya geri yollamak gibi), ama en azından gelecek sezonun hazırlığına şimdiden başlanması Galatasaray adına doğru verilmiş bir karar. Takımdan temizlenmesi gereken futbolcuların çokluğu devre arasında çok büyük değişiklikler yapılmasına izin vermeyebilir (Örn: Ayhan the King'in sezon sonu sözleşmesi bitiyor. Elden çıkarılmaya tenezzül edilemeyebilinir). Kasımpaşa maçında Anderlecht, Marsilya ve Rubin Kazan'ın istatistikçileri varmış diye okumuştum bir yerden Barış Anderlecht'e, Servet Kazan'a gidebilir misal.. Marsilya da seçsin kenef topçularımızdan paket indirimi de yaparız..


Haftasonu Kasımpaşa karşısında aldığı galibiyetle düşme hattından uzaklaşan (!) Galatasaray orta sıralardaki yerini sağlamlaştırdı. Gençlerbirliği maçının kazanılması halinde sezonun ikinci yarısında Avrupa Ligi'ne gitme adına Galatasaray'ın motivasyonu devam edebilir. Yeni stadyumun da etkisini gözardı etmeyelim.. Son olarak bu Volkan Şen'i sevmiyorum arkadaş. Beşiktaş hakederek kazandı, ancak bu Volkan Şen'in pipisi düşsün ya ne çirkin bir adamsın sen.. Bizim maçta da kırmızı görmesi lazımdı hakem yemişti o zaman kırmızıyı ki o zaman da farkındaydı yediği haltın.. Beyin enjeksiyonu lazım bu gerizekalıya.. Beyinsiz ama yetenekli topçugillerden..Neyse işte sevmiyorum bu adamı..